Toprak Kortlar ve Deniz Esintileri: Tenis ve Akdeniz Yaşamının Beklenmedik Bir Buluşması

Bodrum'daki evimizin arkasındaki tenis kortu, yazın en yoğun öğle sıcağında bomboş duruyor; kil yüzeyi, Türk güneşinin altında turuncu-altın renginde parlıyor. Bu saatlerde kimse oynamıyor; bu da özünde Akdeniz iklimine bir taviz.

Duraklama doğal bir ritim yaratır: sabah maçları; öğlen iş veya deniz kenarında geçirilen zamanlar; akşam mitingleri. İşte bu ritim içinde ailemiz, yeniden keşfettiğimiz oyun ile benimsediğimiz sahil hayatı arasındaki benzerlikleri fark etmeye başladı. İkisi de mevcudiyet gerektirir. İkisi de ritüelle beslenirken doğaçlamaya da yer bırakır. İkisi de karakterini büyük beyanlar yerine ince jestlerle ortaya koyar.

Tenisin bir yaşam tarzı olması ve Ege kıyılarında yaşamak gibi bu iki dünyanın bir araya gelmesi, markamızın nihayetinde temsil edeceği şeyin temelini oluşturdu.